9 Mart 2014 Pazar

Bir sabah uyanırsın ve herşey yerli yerindedir.. ölmüşsündür
Uzun zamandır sana yazmayı düşünüyordum fakat hep işler güçler işte. Ne olur bana kızma.. Yazdım diye kızma bana.. Nasıl dayanılırdı ki.. Sensizliğe hapsolmuş bir bedenin iç çekişlerini duymak hakkın! Hakkın olmayan bir sürü şey gibi....
Burası çok güzel bir şehir, birgün seni de gezdirmeyi umut ediyorum. Senin de en az benim kadar seveceğinden hiç şüphem yok. Artık bir düzenim var. Geceleri  geç saate kadar oturup zaman öldürmüyorum. Vaktimi boşa geçirmiyorum ve hep kendim için birşeyler yapıyorum ve insanlar için.
Sabah 6 da kalkıp sporumu yapıyorum,evimin karşısında ki sahilde. Gazetem ile fırından yeni çıkmış ekmeğimi alıp eve dönüyorum kahvaltı için. Abur cubur da yemiyorum artık, daha sağlıklı besleniyorum.
Kahvaltı hazırlamak en keyif aldığım şeylerden birisi bilirsin. Salatalık kokusu huzurun kokusu benim için, bunu da bilirsin. Yemek yapmayı da sevmem fakat, yapılanı yemek işin en güzel tarafı. Zaten kahvaltımı severdin sen en çok, o kadar özenle hazırlardım ki bazı zamanlar kıyamazdın yemeye. Umarım özlemişsindir..
Ben en çok küçük küçük notlarını görmeyi özledim biliyor musun. Sabah gözümü açtığım da çalar saatimin üzerine  günaydın uyuyan güzel yazan birisi yok artık, zaten olamaz ki bunu benden iyi senin bilmen gerekir. Ve papatyaları, komidinin üzerinde... Komidin yatagın tam karsısındaydı cunku uyandıgım da görebileyim diye.
Kocaman bi terasım var cam pencerelerle kaplı.  İki tane koltuk koydum karşılıklı, teki turuncu teki yeşil. Ortada da bi sehpa oda sarı renk. Bilirsin renkli kişiliğimi, şaşırmayacağını da tahmin edebiliyorum. Yağmurlu günler de orda geçiririm vaktimi kahvemi alıp, tabi kitabımı da. Karşımda senin oturdugunu hayal ederek işte.. Eski günlerde ki gibi..
Sen hep beni izlerdin, bir de gözlüklerim vardı çok yakıştırırdın bana. Bazen gözümü ağrıtsa da bilmezdin sen, söylemezdim ki.. Şimdi buradan söylüyorum işte. Sen yakıştırıyordun ya, işte o yuzden sen beni hayranlıkla izle diye. Kitabimı okurken uyuya kalıyorum, fakat uyandıran birisi yok uyuyan güzel hadi yatağa diyen birisi yok... Sabaha kadar orda uyuyorum işte.
Kimi zaman öyle ağır geliyor ki günler, üzerime yığılıyor sanki. Nefes alırken bile seni hissediyorum derinliklerim de. Her güne farklı anlamlar yükledim. Benim için hergün ayrı ayrı ızdırap. Fakat herşeyin adı varda, yokluguna bir ad bulamadım.
Yok musun, var mısın, hiç mi yoktun, sonradan mı var oldun, beni mi kandırdın, aslında hiç olmayıpta varmış gibi yapıp?
8’ de işe başlıyorum. Küçük sevimli bir ofisim var, hayallerimde ki gibi aynı, sana bahsederdim ya. Küçük küçük saksılar da çiçeklerim de var. Her sabah sulanmayı bekleyen, her sabah uyandırılmayı bekleyen bir uyuyan güzel gibi..  Ben öyle uçlarda hayat yaşamayı sevmem, sabah işe gidip akşam evime gelebileceğim standart bir hayat isterdim hep, oda oldu.
Sahi, vosvosumdan bahsetmedim sana hiç.. Yine bir sabah, duraktan otobüse bindim işe gitmek için. Kulaklığımı takıp etrafı izlemeye bayılırım otobüsteyken.  ‘’Nerde vosvos görsem hiç kaçmazdı gözümden ve sana gösterirdim hemen. O an ki heyecanımı izlerdin sende, hiç tepki vermeden. Ve bana çok paramız olacağından söz ederdin. Bende dinlerdim küçük bir çocuk gibi. Küçük bir çocuk gibi söz dinlerdim ve göğsüne basardın beni.’’
Cam kenarların da otururdum ve. Ve yine kaçmadı gözümden.. O vosvos benim dedim. Terk edilmiş belli, bakımsız, boyaları dökülmüş, lastikler berbat durumda, jantlar paslanmış, koltuklar yırtık..
Evet o benimdi.. Onu en baştan yaratmak benim görevimdi. Satın aldım o an ve dilediğim gibi bakımını yaptırdım ve  dizayn ettirdim. Kırmızı renkte, jantları çelik, koltuklar siyah deri, rüzgarlığını unutmadım tabi. ‘’Hayallerimde ki gibi’.. Belli mi olur belki vosvosumla gezdiririm sana bu güzel kasabayı.
Eğer bir gün gideceksen acıları bana bırak öyle git derdim sana, dudaklarımı kapatırdın elinle usulca, hiç bir şey söylemeden. İşte gidişinde böyle oldu usulca, kapatarak dudaklarımı, hiç bir şey söylemeden. Acıları bana bırakarak..
Biraz daha çeki düzen verdim kendime, eskisi kadar vahim değil durumum.. Yeni bir kasaba, yeni bir ev, yeni bir iş..İyi geldi bana.. İyi geldin bana eskitilmiş anılarınla. Teşekkürler anılarını bana çok görmediğin için..

Bir sabah uyandım ve herşey yerli yerinde.